arkaplan

BLOG

text-underline Onarım Atölyesi kurucusu Ekin Al “İyilikte Hayat Var” için sorularımızı yanıtladı!

1 Temmuz 2024

blog detail img

“Bugün hep birlikte dönüşüm zamanı!”

●Öncelikle sizi tanıyarak başlamak istiyorum. Kendinizden kısaca bahsedebilir misiniz?

Ben Ekin, onarıcı ve dağıtıcı ekonomiler ekseninde çalışan bir etki tasarımcısıyım. Pek çok farklı kimliğin içerisinde en temelinde Onarım Atölyesi | Regenerative Impact Space’in kurucusuyum ve Doughnut Economics Türkiye Community liderliğini üstleniyorum. Her şeyin tahripkar olduğu bir sistemde, herkesin kendini var edebileceği sosyal iklimler yaratırken adil bir ekonomi var etme hayalleri kuruyor bu hayaller için farklı organizasyonlar ile çalışıyor, medya içerikleri üretiyor ve savunuculuklar gerçekleştiriyorum. Yeni bir ekonomiye inanırken etkiye dair pek çok noktada yollarımızın kesişmesi mümkün çünkü tam da ekonomiler gibi bir kesişim noktasında var olmaya yeni diyaloglar yaratmaya inanıyorum. Yazıyorum, anlatıyorum, bir araya getiriyorum bol bol konuşuyorum ve çok daha fazlası… Özetle yeni bir gerçekliği var eden bir changemaker olmaya, yeni bir insanlık hikayesini adalet, hakkaniyet ve haysiyet üzerinden var etmeyi deniyorum. Onarım Atölyesi’nde de onarmaya bir fiziksel süreç değil regeneration olarak yani bir sistem dönüşümü, yeni bir ekonomi olarak bakıyoruz ve bu ekonomiye giden süreçleri tasarlamaya gayret ediyorum.

circle-circle

Bugün dünya sistemleri çökerken her birimizin text-underline sorması gereken soru bunun faydası nedir’den önce bu etik mi sorusu olmalı!

exclamation-question-mark

● Kendinizi Etki Tasarımcısı olarak tanımlıyorsunuz, etki tasarımı yapmak ne demek?

Bugün dünyada her şey bir tasarım meselesi ve hiçbir sistem yanlış tasarlanmaz. Yanlış çıktılara odaklı tasarlanır. Tam da bu noktada bugünün yükselen dünyasının öğrenme, topluluk ve bunların hepsini kapsayan etki tasarımı ile var olacağına inanıyorum. Temelinde etki tasarımı her iş yapış ve eylem biçimizin en temelden var olma biçimini etki odaklı bir lensle yapmak için çalışmak demek. İş modellerimiz, karar alma süreçlerimiz, projelerimiz, girişimcilik hikayelerimiz, medya içeriklerimiz, topluluk yapılarımız ve pek çok eylem ve gerçekliği etki üretme çıktısına odaklı hale getirecek bir sistem dönüşümün peşinde olmak diyebiliriz. Özellikle sosyal girişimcilik, özel sektör, sivil toplum, akademi, kamu ve farklı topluluklar eksenlerini gören biri olarak etki tasarımı bu farklı dilleri konuşan yapıları dünya için etki yaratacak zeminlerde bir araya getirmeyi bu alanları tasarlamayı da ifade ediyor. Bugün artık kurumların tek seferlik iletişim odağında yaptığı kurumsal sosyal sorumluluk projeleri değil sürekli, amaçları olan, büyüme dışında bir amaca hizmet eden etki projelerini tasarlamak, doğru işbirliği ve diyalog alanlarını oluşturmanın hepsi bir etki tasarımı meselesi. Özellikle benim yorumladığım noktadan etki tasarımı onarıcı ve dağıtıcı bir ekonomiyi var etmek demek. Peki nedir bu onarmak ve dağıtmak diyecek olursanız onarmak özetle 0’ın üstüne çıkmak demek. Sürdürülebilirlik varlığı itibari ile zarardan azaltma eylem ve politikalarını kapsar. Etkinizi ölçersiniz eksi 1000 dir ve etkinizi eksi 999’a taşırsanız bir ESG yani sürdürülebilirlik yatırımı/faaliyeti olur. Karbon salımını azaltma, atık azaltma, ormansızlaşmayı azaltma gibi. Oysa bugün dünyayı var eden yaşam destek sistemlerinin ihtiyacı olan zarardan azaltmaktan çok daha fazlası verdiğimiz zararları yerine koymak yani sıfırın üstünü görmek yeni onarmak! Dağıtmak ise bugün dünyada üretilen mutluluk ve refağın dağılımını her alanda yeniden kurgulamak demek. Refahı, mutluluğu, değerleri adil bir şekilde dağıtmanın karar ve sahiplik mekanizmaları üzerinde yeniden düşünmenin zamanı. Bunlar oldukça zor dönüşümler ve bu noktada etki tasarımı ile her yeni günde adım adım bu dönüşümü hızlandıracak süreçleri var etmek için çalışmak, daha adil iş süreçleri yaratmak demek.

● Değişim hepimiz için zorlayıcı geliyor. Değişime nerden başlayabiliriz? Etik ve etki kavramlarını ilke edinerek, dünyamıza karşı sosyal fayda sağlayabilir miyiz?

Değişim ve dönüşüm oldukça zor kavramlar ancak görmemiz gereken imkânsız olmadıkları. Değişime başlamak için kilit 6 nokta olduğuna inanıyorum. Bu 6 noktada bugün dönüşüm üzerine düşünmenin pek çok konuda yol haritasına sahip olmamızı sağlayacağına inanıyorum.

- Buların ilki amaç: Amacınız ne? Bugün dönüşmek istiyorsak finansal büyümenin ötesinde bir amaca sahip olmamız gerekiyor. Ben bir çikolata üretici olmak ve çikolata üretmek istiyorum mu yoksa ben çikolata endüstrisinde köleliği bitiren ve çevresel sınırlara dikkat eden ve kar da elde bir çikolata üreticisi mi olmak istiyorum sorusunda etik ve etki odaklı olanı seçmemiz gerekiyor. Çünkü ikincisi mümkün! Üstelik artık doğan yeni ekonomide ikinci yolu seçenlerin var olabileceği bir döneme giriyoruz.

- İkincisi paydaşlar: Değer zincirimde kim var? Onlar dönüşümde ne noktadalar? Tedarik aldığım ve sunduğum kişi ve kurumlar dönüşüm yolculuğunda nerede ve ben bunu nasıl hızlandırabilirim sorularını sormak gerekiyor. Bununla birlikte sosyal girişimcilerle, sivil toplumla, kamu ile ve elbette özel sektör ile daha çok çözüm için bir araya gelen alanlara sahip miyim sorularını sormak durumundayız. En önemlisi de en önemli iki paydaşı nasıl konumlandırdığımız. Doğa ve toplumun en büyük paydaşım olarak stratejimdeki önceliği ve yeri ne düşünmemiz gereken konulardan.

- Üçüncüsü yönetişim. Karar alma mekanizmalarım nasıl? Karar aldığım masada kimler var ve kimler temsil ediliyor? Kurum olarak karar alma süreçlerimde eşitlik sağlayabiliyor muyum? gibi sorulara odaklanmak ve karar alma mekanizmalarında yüksek çeşitliliği sağlamak zorundayız. Bugün değişim ve dönüşüm için yönetim kurullarımızda doğayı ve toplumu temsilen isimler neden olmasın?

- Dördüncüsü sahiplik. Üretilen değeri kimlerle nasıl bölüşüyorum? Karlılığımı toplumsal ve çevresel yatırımlarla nasıl geri verebiliyorum veya tedarik zincirimle paylaşıyorum? sorularının peşinden gitmek gerek.

- Beşincisi finans. Finansal sistemlerle nasıl bağlar kuruyorum? Finansal gücümü etki yaratmak için nasıl kullanabilirim ve finansı büyüme hedefinin ötesinde onarma hedefine nasıl yönlendirebilir buranın kalbinde bir paradigma değişimi nasıl yaratabilirimin peşinden gitmek gerekiyor.

- Sonuncusu ise kültür. Bugün doğru bir liderlik ve çalışma kültürü nasıl geliştirebilirim. Doğru liderlik ve kurum kültürü için neye ihtiyacım var ben neredeyim sorularını sormak oldukça kıymetli. Bugün yeni bir liderlik ve kültür tanılmazsak hiçbir çözüm geleceğe katkı sağlayamayacak.

Tüm bu noktalarda etik kavramını ilke edindiğimizde adil bir dönüşüm ve etki yaratmak kaçınılmaz gerçeğimiz oluyor. Bugün dünya sistemleri çökerken her birimizin sorması gereken soru bunun faydası nedirden önce bu etik mi sorusu olmalı! Eğer etiksek etki odaklı bir dönüşümün parçasıyızda.

● Dünyanın geleceği ile ilgili hayal kuruyor musunuz? Nasıl bir gelecek var zihninizde? Bu gelecek ile ilgili önerileriniz nelerdir?

Hayal kurmasam sanıyorum bu kadar zor bir alanda yola devam edemezdim. Her şeye rağmen eylemlerden beslenen bir iyimserim bu yüzden de daha karanlık günlerin sonundan doğacak aydınlık bir geleceği görebiliyorum çünkü dünyada yeni bir ekonomi paradigmasını var eden yükselen seslerin geldiğini görebiliyorum. Bugün erişilebilirlikten, küçülmeye pek çok konuyu iş modelleri ekseninde konuşmaya başladık ve dünyada kar elde edebilen adil işletmelerin yükselişini görmek beni çok umutlandırıyor. Önümüzdeki 20 yıl etki girişimcilerinin sosyal girişimcilerinin yükselişini izleyeceğiz çünkü krizleri onlar çözecek biz çözeceğiz ve en büyük önceğilimiz olacak. Tam da bu noktada en büyük önerim doğru yapılandırılmış sosyal girişimciliği, işletme modellerini öngörmek onların var olmasını sağlamak ve onlarla yan yana yürümek. Bunu en çok da özel sektörün kendisi için yapması gerektiğine inanıyorum çünkü yeni ekonomide var olmanın yolu yeni iş yapma biçimlerinde sosyal girişimlerde saklı. Bugün hep birlikte dönüşüm zamanı ve Wendell Berry’nin dediği gibi: “Kendimize başarıp başaramayacağımızı sormak gibi bir hakkımız yok. Sormaya hakkımız olan tek soru doğru eylemin ne olduğu. Bu yeryüzü, üstünde yaşamaya devam etmek istiyorsak, bizden ne bekliyor?”

arrow right white

Önceki

arrow right white

Sonraki